Gece XXXV


5 Nisan 2011
Salı

Uzun bir aradan sonra tekrardan yoğun bir okuma ve yazma dönemine girdim. Okudukça ve yazdıkça bu işin çok keyifli bir iş olduğunu yeniden anımsamaya başladım. Oysa bir zamanlar şu anki yazma ve okuma hızımdan çok daha ötedeydim, çok daha büyük bir haz yaşıyordum ve üstüne üstlük o zamanki emeğimin karşılığını da fazlasıyla alıyordum. Çünkü yazdıklarım sürekli dergilerde boy gösteriyordu. Belki yeniden o düzeye ulaşabilirim.
Birkaç kitabı birden okumanın ayrı bir keyfi var benim için. Mutlaka okuduklarımdan biri şiir olmak üzere birbirinden farklı türdeki kitapları bir arada okumayı tercih ederim. Şu an da elimde 3 kitap var: Ayfer Tunç’un Mağara Arkadaşları adlı öykü kitabı, Özdemir Asaf’ın Yalnızlık Paylaşılmaz adlı şiir kitabı ve Memet Fuat’ın Yaşlı Bir Şaire Mektuplar adlı eleştiri-mektup kitabı.
Bana göre yaşayan en önemli kadın yazarlarımızın en başında gelen Ayfer Tunç’un öykülerinde beni büyüleyen bir yön var. Dili kullanış tarzı, üslubu, yarattığı karakterler ve hüznü içine sindiren öykülerinde kimi zaman kendimi bulduğum için sanırım bu durum. Mesela Ses Tutsağı adlı öykünün başkarakterinde kendimle benzer yönler görünce içimde bir sızlama oluştu. Takıntılı bir adamın hiç tanımadığı bir kadına karşı içinde büyütmeye başladığı tutku ve bunun sebebinin de sesler olması. Sesler üzerinden hayallere dalması ve sesler sayesinde sahneler yaratması. Türk Edebiyatı’nın en önemli öykülerinden biri olarak gördüğüm Suzan Defter’de de aynı hissi yaşamıştım. Hatta Aziz Bey Hadisesi bana kendi yalnızlığımı hatırlatmıştı. Beni içine çeken öyküleri seviyorum. Beni bana anlatan öyküleri, romanları okumayı yeğliyorum. Benimle aynı yalnızlığı yaşayan, düşünen yazarları okuyunca yalnızlığı paylaştığımı hissediyorum. Her ne kadar Özdemir Asaf, Yalnızlık Paylaşılmaz dese de.
Memet Fuat’ın Yaşlı Bir Şaire Mektuplar isimli kitabı da bana büyük katkı sağlıyor. Hem iki projeme birden yön veriyor hem de önemli bir eleştirmenin Türk şiirine bakış açısını görmeme sebep oluyor. Daha önce hayata geçirdiğim Şiir Düşü ve Eylül’e Mektuplar projeleri için büyük bir birikim oluşturuyor. Ve yeni projeler için de ufkumu açıyor. Acaba Şiir Düşü içinde ben de mektuplar mı yazmaya başlasam?
Bugün aynı zamanda yazmaya da fırsatım oldu. Yeni bir dönemeç öncesinde Rota’mı çizdim. Kendime bir hedef belirledim ve bu ay bu hedefin ne kadarını gerçekleştirebileceğimi de görebilmem için bunu yazıya döktüm. En kısa zamanda Rota 3 başlığıyla yayınlayacağım bu yazıyı.
Geçen gün Yazı Masası’nı yazarken aklımda yoktu ve o nedenle orda bahsetmedim ama şimdi yepyeni bir yazı belirdi zihnimde: hayatıma etki eden şarkıları dönem dönem kaleme alacağım bir Mırıldandıklarım yazısına başladım. Başlığı büyük ihtimalle Benim Şarkılarım olacak.
Bir yandan da Kitap İçin 2 ve 100 Aşk Şiiri için Okuma Defteri’me notlar düşmeye devam ediyorum. O notları da en kısa zamanda yayınlayacağım.
Yazmak ve okumakla geçen bir geceyi hiçbir şeye değişmem, demiş miydim daha önce?

5nisan’11gecesi mutki

Tuna BAŞAR

Yorum Gönder

0 Yorumlar