Not Defteri -57-

4 Mayıs 2011 Çarşamba – Mutki

Ömer Uluç’un isimli tablosu…

• Ne zaman yanlışın ve doğrunun objektif bir şekilde farkında olan yöneticilere kavuşacağız? Kendilerini ve kendileri gibi düşünenleri savunmak için yanlışı savunan yöneticilerden ne zaman kurtulacağız? Ne zaman yöneticileri adil olan bir ülke olacağız?

Kemal Özer’in Yaralı Karanfil adlı şiir kitabı ve Günlere Yolculuk adlı günlüğü…

• Türkiye’nin uluslar arası ilişkilerde ne kadar zayıf olduğunu ve gerçekten güçlü bir ülke olamadığımızı görünce derin bir üzüntü yaşıyorum. Aslında dünyanın önde gelen ülkeleri için sömürü ülkesi olmaktan başka bir işe de yaramıyoruz. Güçlü ülkeler için geniş bir Pazar olmaktan başka bir şey ifade etmiyoruz. Onların isteklerini itirazsız kabul ediyoruz, fakat kendi isteklerimizi dile bile getiremiyoruz.

• En kısa zamanda Ferzan Özpetek’in tüm filmlerini detaylı bir şekilde tekrar izleyip Seyir Defteri’ne Ferzan Özpetek Sineması üzerine bir eleştiri yazısı yazmalıyım.

• Bu ülkenin yöneticilerini gördükçe içim sızlıyor. Baş başa verip ülkenin çok daha iyi bir noktaya hızla ilerlemesini sağlamak zorunda olan siyasetçiler sürekli olarak ayrı düşünceleri dillendiriyor. Birbirlerinin ne düşündüğünü bile önemsemeden sürekli kendi fikirlerinin en doğru olduğunu söylüyorlar. Farklı düşüncelere tahammülleri olmadığı gibi bir de farklı bir ses çıkınca çocukların sokak atışmaları gibi “sen falancanın avukatı mısın(!)” gibi saçma sözleri de söylemekten çekinmiyorlar.
Biz de bu siyasetçilerle ülkenin ileriye gideceğini düşünüyoruz. Ne kadar aptalız!

Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerinde olsam danışmanlarımdan birinin büyük bir sanat adamı olmasını isterdim. En yakınımdaki insanın sanatı çok iyi bilen biri olması beni daha da güçlü yapardı. Bu konuda en iyi danışman Zülfü Livaneli olurdu. Teklifimi götürür, kabul etmesi için her yolu denerdim.
Eğer bir gün iktidar olursam da bu ülkenin Kültür Bakanının sanatçı olmasını sağlardım.

Ingeborg Bachmann-Paul Celan’ın mektuplaşmalarından oluşan Kalp Zamanı isimli kitap…

• En kısa zamanda Şiir Anayasaya Aykırıdır, Folklor Şiire Düşman, Çıkmazın Güzelliği, Tek Sesli Şiirden Çok Sesli Şiire, Anlamın Anlamı başlıklı yazıları bulup okumalıyım.

• Her ay edebiyat dergisi okumanın ayrı bir tadı var. Kitap okumaktan farklı bir duygu veriyor insana dergiler. Sanki yeniyi, günceli sıcağı sıcağına senin önüne koymuşlar ve ilk senin okumanı sağlamışlar gibi bir hisle açılıyor dergilerin kapakları her ay. Her dergide insan kendini daha bir özel hissediyor.

• Ben kitap okurken de, dergi okurken de, gazete okurken de sabırsız davrananlardanım. Hemen tüm sayfaları karıştırıp, tüm sayfalara dokunmak isterim. Sonra en baştan yavaş yavaş okumaya başlarım. Hiçbir zaman içindekiler bölümünü okumadan, sayfaları karıştırmadan bir kitabı, bir dergiyi okumaya başlamayı başaramadım.

Rilke’nin Orpheus’a Soneler kitabını bir an önce okumalıyım.

• Neden deneme kitaplarına giren yazılar daha önce dergilerde yayınlanan yazılardan oluşturulmak zorundadır? Neden sadece kitaplar için deneme yazıları yazılmaz? Denemeleri önce dergilerde okura sunup, sonra da tekrardan kitap olarak yayınlamak bir kural mıdır?
Daha önce okur karşısına çıkan yazıların yer aldığı kitabı alıp büyük bir keyifle okumak istediğimde bu yazıların daha önce dergilerde yayınlandığını fark edince sebepsiz bir hayal kırıklığı yaşıyorum. Sanki o yazılar masumiyetini yitirmiş gibi geliyor bana.

• ABD’nin Nevada Üniversitesinde görevli sosyolog Prof. Mariah Evans başkanlığında 20 yılda 27 ülkeden 70 bin aile ile görüşülerek yapılan araştırmaya göre kütüphaneli evlerde doğan çocuklar hayata bir adım önde başlıyormuş.

Veysel Çolak’ın Dikkat Şiir adlı eleştiri kitabı…

Okuduklarım
-          Murathan MunganKibrit Çöpleri
-          Hilmi YavuzGeçmiş Yaz Defterleri
-          Der: Erdal DoğanHer Güne Bir Şiir

Tuna BAŞAR

Yorum Gönder

0 Yorumlar