Gece LXXXIX


8 Ağustos 2015
Cumartesi

Bir süredir yazarların yazma biçimlerini merak edip duruyorum. En çok da bir çalışma disiplini içinde yazan, her gün çalışma masasına oturup günün büyük kısmını burada geçiren yazarlara imreniyorum. Ama ben, kendi adıma, bugüne kadar bu şekilde bir yazma disiplini oluşturamadım ne yazık ki! Ben yazı masasına oturmadan ne yazması gerektiğini planlayan, yazacağı şeyi kafasında şekillendiren ve artık bunu kâğıda geçirebilirim dediği zaman da yazı masasına oturan kişilerdenim. Tabii ki her zaman yazmayı planladığım yazıyı tamamen kafamda bitirip son halini veremiyorum. Yazıyı kâğıda geçirirken birçok değişiklik de yaparım. Kafamda kurduğum cümleyle kâğıda aktardığım cümle çok farklı olabilir. Bazen aklımdan geçenleri kâğıda döktükten sonra kurguladıklarımla yazdıklarımın çeliştiğini bile görürüm. Bazen de tek seferde yazmak istediklerimi yazmış olurum. Ama benim asıl istediğim şey, üzerinde çok fazla zaman harcayarak yazmak. Saatlerce çalışma masasında vakit geçirdikten sonra yarım sayfa/bir sayfa kadar ama gerçekten kaliteli olduğuna inandığım bir ürün ortaya koymak ve bu çıkan ürün karşısında tatmin olmak… Bu istediğime ne zaman ulaşabilirim veya ulaşabilir miyim, bilmiyorum. Yoğun çalışma temposu içinde istediğim bu yazma ritmine yakın zaman ulaşamayacağım kesin.

8ağustos’15gecesi edirne

Tuna BAŞAR

Yorum Gönder

0 Yorumlar