8
Ağustos 2015
Cumartesi
Bir süredir yazarların yazma biçimlerini
merak edip duruyorum. En çok da bir çalışma disiplini içinde yazan, her gün
çalışma masasına oturup günün büyük kısmını burada geçiren yazarlara
imreniyorum. Ama ben, kendi adıma, bugüne kadar bu şekilde bir yazma disiplini
oluşturamadım ne yazık ki! Ben yazı masasına oturmadan ne yazması gerektiğini
planlayan, yazacağı şeyi kafasında şekillendiren ve artık bunu kâğıda
geçirebilirim dediği zaman da yazı masasına oturan kişilerdenim. Tabii ki her
zaman yazmayı planladığım yazıyı tamamen kafamda bitirip son halini veremiyorum.
Yazıyı kâğıda geçirirken birçok değişiklik de yaparım. Kafamda kurduğum
cümleyle kâğıda aktardığım cümle çok farklı olabilir. Bazen aklımdan geçenleri kâğıda
döktükten sonra kurguladıklarımla yazdıklarımın çeliştiğini bile görürüm. Bazen
de tek seferde yazmak istediklerimi yazmış olurum. Ama benim asıl istediğim
şey, üzerinde çok fazla zaman harcayarak yazmak. Saatlerce çalışma masasında
vakit geçirdikten sonra yarım sayfa/bir sayfa kadar ama gerçekten kaliteli
olduğuna inandığım bir ürün ortaya koymak ve bu çıkan ürün karşısında tatmin
olmak… Bu istediğime ne zaman ulaşabilirim veya ulaşabilir miyim, bilmiyorum.
Yoğun çalışma temposu içinde istediğim bu yazma ritmine yakın zaman
ulaşamayacağım kesin.
8ağustos’15gecesi
edirne
Tuna
BAŞAR
0 Yorumlar